16 yaşındayken bana prodromal şizofreni teşhisi kondu. Bazı açılardan çok korkutucu bir zamandı. Artık algıladığım gerçekliğe güvenemeyeceğimi biliyordum. Algıladığım her şeyi sorgulamaya başladım. Gerçek olan nedir? Gerçek olmayan nedir? Aradaki farkı nasıl anlarım? Bu sorgulamanın doğal bir sonucu olarak analitik olmaya zorlandım.
Gerçek olanı analiz etme ve açıklamada ne kadar iyi olursanız, gerçek olmayanı tespit etmenizin de o kadar kolaylaştığını gördüm. Şunu hayal edin: Tüm dünyaya yayılan bir virüs, bir ABD Başkanı’nın ayaklanma başlatması ve eldiven takan bir adamın görüntülerinin internete spam olarak gönderilmesi. Gerçek dünya oldukça tuhaf bir yer olabilir. Ancak yeterince derine indiğinizde, çoğu şeyin mantıklı, gerçeğe dayalı bir açıklaması vardır. Örneğin, uzaylıların Avustralya’yı işgal ettiğini düşünmeye başladığınızı varsayalım. Sonra, böyle bir fikri destekleyecek doğrulanabilir, itibarlı hiçbir kaynak bulamazsınız. Bir sanrıya kapılıp kapılmadığınızı kontrol etmek iyi bir fikir olabilir.
Gerçek dünya korkutucu bir yerdir.
Önceki yazılarımdan birinde de bildiğiniz gibi, kafamda kesinlikle çılgınca fikirler uçuşuyor. Ancak bu çılgınca düşünceler, bu dünyada gerçekleşen ve aynı derecede korkunç olan gerçek olaylarla karşılaştırıldığında devede kulak. Örneğin, ABD’nin Doğu Yakası’nda yayılan bir zombi virüsü hakkında haber yapan çok resmi görünen bir haber okudum. Yaklaşık bir saat süren panik atak sürecinden ve sonunda sakinleşmemden sonra, daha fazla araştırma yaptığımda kendimi The Onion gibi bir parodi haber sitesinde buldum.
Parodi ile açıklanamayan haber parçalarıyla başa çıkmak daha da zordur. Başkan Obama’nın bir ABD vatandaşının suikastına yeşil ışık yakması veya Başkan Trump’ın Orta Doğu’da başka bir savaşa yol açabilecek bir İranlı generali öldürmesi gibi şeyler. Hem yürütme yetkisinin kötüye kullanılmasının korkutucu vakaları hem de görmezden gelinmesi zor olan çok gerçek şeyler.
Analitik olmak yeterli olmadığında.
Yukarıdaki örnekler gibi durumlarda, tam bir panik moduna girmemek zor olabilir. Yapabileceğiniz en iyi şey kendinize “Bu benim sorunum değil.” demektir. Bunu ne kadar çok yaparsanız, korkunuzu o kadar hafifletmeye yardımcı olur. Gerçekçi olmak gerekirse, ifade genellikle doğru olacaktır. Bu sizin sorununuz değil. ABD Generali misiniz? Hayır mı? O zaman bu sizin sorununuz değil. Orta Doğu’da askeri faaliyetlerde bulunuyor musunuz? Hayır mı? Sizin sorununuz değil. Orta Doğu’daki işleri yöneten bir politikacı mısınız? Hayır mı? Benimle birlikte söyleyin! Benim. Sorunum. Değil.