Aydın, mecburi hizmetini tamamlayıp İstanbul’a tayin olmuş bir polis memurudur. Henüz yeni yerleştiği şehre alışmaya çalışırken, Beyoğlu’ndaki bir şekerci dükkanında çalışan Mehtap’a gönlünü kaptırıverir. Fakat ne yapsa onun dikkatini çekemez. Tıpkı, oyuncak trenler satarak yaşamaya çalışan eski hukuk öğrencisi Şevket’in, aynı şekerci dükkanında part‐time çalışan Dilek’in dikkatini çekemediği gibi… Dilek ise boğuştuğu bir belayla baş edemeyince, memleketine, Eskişehir’e döner. Fakat burada, babası Tevfik Öğretmen’in sebep olduğu öyle büyük bir aile buhranıyla karşılaşır ki, bir an önce ölmenin en iyisi olduğunu düşünmeye başlar. Tam bugünlerde Dilek’in karşısına, İstanbul’da tutunamayıp memleketine dönen Aydın çıkar ve kontrolsüz arzusunu Dilek’e yöneltir.
Oyuncu Kadrosu
Bülent Emin Yarar
Beste Bereket
Tansu Biçer
Ege Tanman
İpek Erdem
Ferit Kaya
Ahmet Rıfat Sungar
46th Antalya Golden Orange Film Festival (October 10–17, 2009)
29th International Istanbul Film Festival (April 3–18, 2010)
Burdura bağlı Hasanpaşa köyünde; her yıl bir çoban yarışması düzenleme geleneği vardır. Bu geleneğe göre çobanlar sürüleriyle beraber teker teker küçük bir su birikintisine girmekte ve suyu peşlerindeki koyunlarıyla birlikte kesintisiz ve hızlı biçimde geçmektedirler. Suyu sürüsüyle beraber tereddütsüz, hızlı ve seri geçen çoban yarışmada birinciliği kazanmaktadır. Takmaz lakaplı yaşlı çoban son sekiz yılın duayen şampiyonudur.
Takmaz ve köydeki genç çobanlar çoban yarışmasında koyunların postunu boyamak için kırmızı renkli bir kayadan aldıkları parçaları elemekte, toz boya elde etmektedirler. Ancak gelecek yıllarda kırmızı renkli kayalardan bulmak zorlaşacağa benzemektedir. Çünkü büyük bir bir maden şirketi köy etrafındaki kırmızı kayaların olduğu yerde dev bir mermer ocağı açmıştır. Ali adlı genç çoban şehirdeki bir nalburdan kırmızı toz boya alır. Köylü o yılki yarışmada koyunlarını Ali’nin şehirden getirdiği hazır boya ile boyar. Ancak Ali yarışta yine dereceye girememiştir. Çobanlıktan bezen Ali yakınlardaki mermer ocağında şoför olarak iş bulur. Ali mermer ocağındaki patronu ile bir geyik avına çıkar. Patronu avda vurduğu geyiğin boynuzlarını alır. Ali hayvanın boynuzlarının alınmasından rahatsız olur. Dolayısıyla hayvanın yeniden bir bütün olarak dünyaya gelmesi için tahtadan boynuzlar yaptırır. Tahtadan yaptırdığı geyik boynuzlarını, geyiğin ölüsünün olduğu yere bırakır. Geri dönerken yolda tesadüfen kırmızı renkli bir kaya parçası bulur. Bulduğu kaya parçası bundan sonraki yarışlarda koyunlarını boyamalarını sağlayacak kırmızı boyayı onlara sağlayacaktır.
Küçük yaşta babasını kaybetmiş olan Bekir’in annesi Rabia ile dedesi İlyas, birlikte kasabanın tuhafiye dükkânını işletmektedir. İlyas vefat edince, üzülmemesi için Küçük Bekir’e çok sevdiği dedesinin öldükten sonra Ay’a gidip, Aydede olduğu söylenir. Bekir televizyonda gördüğü Badi filmindeki gibi, bir bisiklet alıp Ay’a uçmayı ve dedesini görmeyi hayal eder. Annesi Rabia ise, ablası ile aralarında çektikleri miras kurasında, oturdukları evle tuhafiye dükkânını kaybeder, ardından ablası ile amansız bir miras kavgasına tutuşur. Yaşadığı platonik aşk, Rabia’nın hayatını daha da zorlaştıracaktır.