Şizofreni Hakkında Gerçekten Bilmeniz Gereken Mitler (Ve Gerçekler)

Şizofreni, birçok yaşam alanında bir dizi zorluğa yol açabilen ciddi, kronik ve genellikle güçten düşürücü bir ruhsal hastalıktır. Bu karmaşıklığa, bu kişilerin sıklıkla ayrımcılığa uğramasına yol açan, etrafındaki damgalama ve yanlış anlamalar da eklenir. O halde şizofreni hakkında yaygın altı mite ve bunların ardındaki gerçeklere bir göz atalım.

  1. Şizofreni hastaları tehlikelidir.

Bu ne yazık ki yaygın ve özellikle zararlı bir mittir ve sıklıkla insanların şizofreni hastalarına diğerlerinden daha sert davranmalarına, onlara iş ve barınma konusunda daha az fırsat sunmalarına ve onlarla anlamlı ilişkiler kurmaktan çekinmelerine yol açar. Şizofreni hastalarının bazıları şiddet yanlısı olabilse de (tıpkı şizofrenisi olmayan birçok kişinin şiddet yanlısı olabildiği gibi) bu küçük bir azınlıktır. Bir çalışma, şizofrenisi olan şiddet suçlularının suçlarının yalnızca %23’ünün doğrudan semptomlarıyla ilgili olduğunu bulmuştur.

  1. Şizofreni hastalarının çoklu kişilikleri vardır.

Bu, şizofreni hakkında yaygın olarak kabul gören bir diğer inanıştır. Bu mit muhtemelen Yunancada “bölünmüş” anlamına gelen “şizo” kelimesini oluşturan öğenin kökeninden kaynaklanmıştır. Şizofreni çok çeşitli semptomlara sahip olsa da, “çoklu kişilikler” bunlardan biri değildir. Bu akıl hastalığına dissosiyatif kimlik bozukluğu (DKB) denir ve kendi başına ayrı bir akıl hastalığıdır.

  1. Şizofreni yalnızca halüsinasyonlar ve sanrılar içerir.

Halüsinasyonlar ve sanrılar, “pozitif” semptomlar (psikozun daha belirgin belirtileri) oldukları için şizofreninin daha belirgin belirtileri gibi görünse de, bir dizi negatif semptom (normal davranışın yokluğu veya yetersizliği) ve düzensiz semptomlar (konuşmayı, motor ve duygusal tepkileri etkileyen düzensiz davranış) da şizofreninin belirtileridir. Bunlar arasında düzensiz veya yok konuşma, düşük motivasyon ve düz, uygunsuz duygulanım veya işlevsiz veya düzensiz davranış yer alır. Bu semptomlar hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek isterseniz lütfen şizofreni hakkındaki önceki bloguma bakın.

  1. Şizofreni hastaları için mevcut tedavi seçenekleri yoktur.

Şizofreni hastaları için kesinlikle mevcut tedavi seçenekleri vardır. Tipik olarak, antipsikotik ilaçlar birincil tedavi yöntemidir, ancak şizofreni hastaları toplum desteğinden, psikoeğitimden, aile terapisinden ve bire bir psikoterapiden de faydalanacaktır. Çoğu durumda, şizofreni semptomları tamamen ortadan kalkmasa da, yönetilmesi çok daha kolay hale gelebilir. Ancak, tamamen iyileşen küçük bir grup insan vardır; bunun şansı erken müdahale ile, özellikle ilk psikoz atağı çevresinde önemli ölçüde artar.

  1. Şizofreni hastaları bir işte çalışamaz, anlamlı ilişkiler kuramaz veya bağımsız olamaz.

Yanlış, yanlış ve yanlış. Uygun destekler sağlandığında, şizofrenisi olan birçok kişi iş bulabilir ve iş hayatını sürdürebilir, ilişkiler geliştirebilir ve hatta bağımsız bir şekilde yaşayıp kendine bakabilir. Aslında, araştırmalar bize çalışmanın insanların şizofreniden kurtulmalarına yardımcı olduğunu söylüyor. Bu kişisel özerklik ve güçlenme duygusu, tüm iyileşme süreci boyunca değerlidir. Bu desteği almak, insanların iyi sosyal işlevlerini yeniden kazanmalarına ve kendilerine bakma yeteneklerine güvenmelerine de yardımcı olabilir.

  1. Şizofreni hastalarının zekası düşüktür.

Şizofreni hastalarının çoğunun, öncelikle olumsuz ve düzensiz semptomlarından dolayı ortalamanın altında bir zekaya sahip olduğu doğru olsa da, bu kesinlikle tüm şizofreni hastaları için geçerli değildir. Şizofreni hastalarının bazıları, özellikle daha az olumsuz semptomu olanlar, ortalama veya ortalamanın üzerinde bir IQ’ya sahip oldukları kanıtlanmıştır.

Siz veya tanıdığınız birinin şizofreni yaşadığını düşünüyorsanız, destek için aile hekiminize veya ruh sağlığı uzmanınıza ulaşmanız önemlidir. Şizofreni, yaşanması zor bir ruhsal hastalık olsa da, uygun tedavi ve destekle, bu bozukluğa sahip birçok kişi üretken ve anlamlı hayatlar yaşayabilir.