Keşke daha fazla insan kaygının nasıl işlediğini anlasa. Herkes topluluk önünde konuşmanın midemi bulandırdığını anlayabilir gibi görünüyor. Hoşlandığım kişi odaya girdiğinde, patronumla baş başa bir toplantı yaptığımda veya önemli bir telefon görüşmesi yapmam gerektiğinde neden terlediğimi anlayabilirler.
Ancak hiç kimse kaygımın beni nasıl rahatsız ettiğini anlamıyor gibi görünüyor, hatta hayatım boyunca tanıdığım insanların yanındayken bile. Kuzenler. Arkadaşlar. Sınıf arkadaşları. Hatta kendi ebeveynlerim.
Genellikle yanında kendimi tamamen rahat hissettiğim bir arkadaşımla öğle yemeği yediğim zamanlar oluyor, ancak ne hikmetse o gün kendimi konfor alanımın dışında hissediyorum. Cümlelerim bodurlaşıyor. Kelimelerim titrek oluyor. Konuşmayı devam ettirmek için ne söyleyeceğimi bilmiyorum. “Normal” davranmak için elimden geleni yapsam da her şey garip çıkıyor. Her şey zorlama geliyor.
O anlarda kendimi yabancı gibi hissediyorum. Arkadaşlarımın beni sevdiğini bilmeme rağmen paranoyam, davranışlarımdan rahatsız olduklarına beni ikna ediyor. Sanırım başka bir yerde, başka biriyle olmayı tercih ederler çünkü ben hatırladıkları eğlenceyi seven kişi değilim.
Aynı şey aile partilerinde de olur. Gülüşlerimin zorlama olduğu ve gülümsememin ardında gerginlik olduğu aşikar olan anlar vardır. Banyoya kaybolabilir veya köşeye saklanıp herkes şakalaşırken telefonuma bakabilirim, bu da onlara dahil olmak istemediğim, onlarla vakit geçirmek istemediğim izlenimini verir. Ama bu hiç de doğru değil.
Bazen kaygım, daha önce beni hiç gerginleştirmemiş birinin yanında olduğumda ortaya çıkar. Bazen kaygım, haftalardır heyecanla beklediğim bir yere gitmek üzere olduğumda ortaya çıkar.
Sevdiğim ve güvendiğim arkadaşlarımla brunch yapmadan önce kaygılı hissedebilirim. Ya da en sevdiğim aile üyeleriyle tatile çıkmadan önce. Gergin olmak için mantıklı bir neden olmayacak ama bu önemli değil.
En kötü yanı, her şeyi içimde tutmak zorundaymışım gibi hissetmem. Kaygımı sevdiklerime dile getirdiğim ve sonra garip karşılandığım zamanlar oldu. Arkadaşlarım beni bu kadar gergin yapan şeyin ne olduğunu soruyorlar. Ya da hala onlardan hoşlanıp hoşlanmadığımı soruyorlar. Kaygımın onlarla bir ilgisi olduğunu varsayıyorlar ama durum hiç de öyle değil.
Bazen kaygım rastgele oluyor. Bazen birdenbire ortaya çıkıyor. Bazen neyin sebep olduğunu veya neyin sakinleştirebileceğini tam olarak belirleyemiyorum.
Yabancıların yanında ve yeni bir sosyal ortama girdiğimde kaygılı hissetmekten nefret ediyorum — ama beni en çok seven insanların yanında kaygılı olmak daha da kötü. Yıllardır tanıdığım insanlar. Artık kendimi tamamen rahat hissetmem gereken insanlar.