Anoreksiya Tedavisini Farklı Kılan Nedir?

Yeme bozukluğundan kurtulma sürecimin bu noktasında, kendimi sık sık beş yıldır ayık olan bir arkadaşıma danışırken buluyorum. Durumu anlıyor. Bağımlılık yaşamış. Bu durum hayatını altüst etmiş. Çok çalışmış ve şimdi de bu süreci atlatmış. İçgörüleri paha biçilmezdi ve ona kelimelerden daha çok teşekkür borçluyum.

Özel eğitimci olarak insan davranışlarını derinlemesine inceliyorum. Anoreksiyada görülen döngüsel davranış kalıpları uzun zamandır ilgi alanım. Araştırmaların, anoreksiya ile yaşayan bireylerin düşünce kalıplarını ve davranışlarını değiştirmek için yeni yöntemlere odaklanmaya başladığını görmek heyecan verici.

Psychology Today, bağımlılığı, bir kişinin bir maddeyi yutması veya zevk veren bir aktivitede bulunması, ancak maddenin veya aktivitenin sürekli kullanımı veya eyleminin kompulsif hale gelmesi ve günlük yaşam sorumluluklarını aksatması durumunda ortaya çıkan bir durum olarak tanımlıyor. Anoreksiya klinik olarak bağımlılık yaratan bir bozukluk olarak kabul edilmese de, anoreksiyalı kişilerin semptomları ve bozulma düzeyi klinik olarak önemli bir takıntı veya bağımlılığa denk gelebilir.

Davranış değişikliği süreci toplumumuzda giderek yaygınlaşan bir olgudur. Yaygın bir yanılgı, tüm davranış değişikliklerinin bir davranışı azaltmayı veya ortadan kaldırmayı amaçladığıdır. Yiyecekleri kesmek, daha az para harcamak ve kötü alışkanlıkları azaltmak, azaltan davranışlara örnektir. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bağımlılık, alkolizm ve bulimia hastalarının davranışları bu kategoriye girer. Bu bağımlılıkların her birinde, hedeflenen bir davranışı ortadan kaldırmak veya azaltmak gerekir.

Anoreksiyadan kurtulmayı benzer hastalıklardan kurtarmaktan ayıran şey budur. Anoreksiyalı bireyler için, bir davranışı ortadan kaldırmaya odaklanmak yerine, bireyin enerjisini önemli ölçüde artırması gerekir. Bu sadece daha fazla miktarda değil, aynı zamanda daha çeşitli yiyecek ve besin tüketmeyi de içerir. Bu ruhsal hastalığın ikilemi burada yatmaktadır. Bağımlılığa dayalı başka hiçbir hastalık, bireyin tek bir olumsuz davranışı aktif olarak artırmasını gerektirmez.

Anksiyete ve depresif bozukluğu olan bireylerin hastalıklarını yönetmek için tercih etmedikleri davranışlarda bulunmaları gerektiği de savunulabilir. Örneğin, depresyonu olan birinin yataktan daha fazla zaman ayırması gerekebilirken, anksiyete bozukluğu olan birinin sosyalleşmesini artırması gerekebilir. Bu bozukluklar, etkilenen bireylerin yeni davranışlarda bulunmasını gerektirirken, bu bozukluklarla ilişkili semptomlar tek bir çözüm olmaksızın çeşitli şekillerde ortaya çıkar. Başka hiçbir akıl hastalığı, iyileşme sürecindeki kişilerin alternatif seçenekler olmadan tek bir belirli davranışı artırmasını gerektirmez.

Peki, tüm bunlar ne anlama geliyor? Neden önemli? Anoreksiyanın tedavisi farklıdır. Etkilenen bireyler, her gün bağımlılıklarıyla sürekli olarak temas halinde olmalıdır. Alkolizm, uyuşturucu kullanımı ve bulimiyadan kurtulan kişiler aniden bağımlılıklarından kurtulabilirken, anoreksiyası olan biri hastalığını iyileştirmek için tercih etmediği bir davranışta aktif olarak bulunmalıdır. Bu, anoreksiyanın tedavisinin madde bağımlılığı veya diğer akıl hastalıklarının tedavisinden daha kolay veya daha zor olduğu anlamına gelmez. Sadece farklıdır.

Bence bu, anoreksiyadan kurtulmayı yorucu hale getiriyor. Her gün, günde birkaç kez, aktif bir yemek yeme tercihi yapmalıyım. Nefret ettiğim bir davranışta bulunmalıyım. Korkumdan kaçamam veya onu uyuşturamam; onunla doğrudan yüzleşmeliyim. Yemek yemeyi ve kilo almayı önce tolere etmeyi, sonra da kabullenmeyi öğrenmeliyim.

Daha kolay hale gelse de, istek asla tamamen ortadan kalkmıyor. Bu inanılmaz derecede korkutucu bir farkındalık. Tatil veya ara yok. Bitiş çizgisi yok. Hayatımın geri kalanında günde üç öğün yemeye devam etmeliyim. Şüphe ve belirsizliğin içime sızdığı bu anlarda, ayık arkadaşıma bakıp düşünüyorum: Eğer sen içkiyi tamamen ortadan kaldırabiliyorsan, ben de tamamen yemeye devam edebilirim.