- Görünürde hastasınız.
Gerçekten hasta olmak için hasta görünmeniz gerekmez. İnsanlar yeme bozukluğunuz olduğunu duyduklarında genellikle ilk düşünceleri “Hı hı, sende hiç de öyle görünmüyor” veya “Bana sağlıklı görünüyorsun” olur. Anlamadıkları şey, yeme bozukluğu söz konusu olduğunda her şeyin fiziksel olmadığıdır. Yeme bozukluklarının büyük çoğunluğu beyinde gerçekleşir. Zihinde ise görünmez bir savaş yaşanır.
- Sadece yerseniz, her şey düzelir.
Çok basit, değil mi? Durup şu simidi yerseniz, işler sizin için önemli ölçüde iyileşmeye başlar. Yanlış. Yeme bozuklukları yemekten çok daha derinlere iner. Yeme bozuklukları kişinin düşünce tarzını etkiler ve sadece yemek yemekten çok daha karmaşık hale gelir.
- Sadece iki tür yeme bozukluğu vardır.
Birisi yeme bozukluğunuz olduğunu öğrendiğinde, sizi hangi yeme bozukluğuna sahip olduğunuza göre bir kategoriye koyma ihtiyacı hisseder. Ancak fark etmedikleri şey, hiçbir yeme bozukluğunun herkes için aynı olmadığıdır. Her bireyin kendi bozukluğu söz konusu olduğunda kendi kuralları ve zihniyeti vardır. Bununla birlikte, dört yaygın yeme bozukluğu türü vardır: anoreksiya, bulimia, tıkınırcasına yeme ve EDNOS (Başka Türlü Belirtilmeyen Yeme Bozukluğu). Bir kişinin aklına ilk gelenlerin anoreksiya ve bulimia olması yaygındır.
- Yeme bozukluğu olan kişiler kibirlidir.
Kibir ve yeme bozuklukları, deneseler bile daha az ortak noktaya sahip olamazlar. Kibirli biri kendini çok beğenmiştir. Yüksek bir öz saygıya sahiptir. Oysa yeme bozukluğuyla mücadele eden biri çoğunlukla aşırı derecede düşük bir öz saygıya sahiptir ve hayatının hiçbir alanında kendini yeterince iyi göremez.
- Yeme bozuklukları bir seçimdir.
Yeme bozuklukları bir seçim değildir. Genetik ve çevresel faktörler gelişimde büyük rol oynar. Ruhsal bir hastalığa yakalanma riskinin yaklaşık %50’si genetik ve/veya biyolojik faktörlerden kaynaklanır. Geri kalanı ise durumsal, travmatik ve/veya toplumsal faktörlerden kaynaklanabilir. Bazı insanlar diğerlerinden daha hassastır.